facebook twitter instagram google-plus pinterest linkedin search heart chat eye trending-up clock font keyboard_arrow_up
M. Tekin Koçkar Öğretim Görevlisi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
  1. Anasayfa >
  2. Dünyada Atçılık Uygulamaları >
  3. Hipoterapi (Atlı Terapi) Uygulamaları
M. Tekin KOÇKAR
8 Dakika Okuma Süresi
+ -

Hipoterapi (Atlı Terapi) Uygulamaları

“Hippotherapy” sözcüğü, Yunancada “at” anlamına gelen “hippo” sözcüğü ile “therapy” sözcüğünün bir araya gelmesi ile oluşmuştur. Atlı terapi yani Hipoterapi atla tedavinin özel bir alanıdır. Atlarla tedavinin ilk olarak M.Ö. 460 – 370 yıllarında Yunanlı Hippocrates tarafından “Natural Exercises (Doğal Egzersizler)”adı altında uygulandığı bilinmektedir. 1569 yılında yayınlanan İtalyan Hieronymus Mercurialis (Geronimo Mercuriali)’in yazdığı “The Art of Gymnastics (Jimnastik Sanatı)” adlı kitapta Atlı terapiden söz edilmektedir. 1780 yılında Fransada Joseph Clément Tissot (1747-1826) “Medical and Surgical Gymnastics (Medikal veCerrahiJimnastik)” adlı kitabında at sürmenin yararlı endikasyonları ile ilgili bilgiler vermektedir.

Modern Hipoterapi ilk kez 1940'lı yıllarda Almanya ve İsviçre'de uygulanmaya başlamıştır. 1950'lerde İngiliz terapistler, biniciliğin her tür engelli için uygulanabilecek bir terapi yöntemi olduğunu keşfettiler. 1952'den itibaren Avrupa'da Hipoterapi merkezleri açılmaya başladı.1960'larda Hipoterapi merkezleri Avrupa, Kanada ve Amerika'da yaygınlaştı. Aynı dönemde Almanya, Avustralya ve İsviçre de gelişmeleri takip ederek, kendi modellerini oluşturdular. 1969'daKraliyet Ailesi'nin de desteği ile özellikle II. Dünya Savaşı gazileri için kurulmuş olan İngiltere'de “Riding for the Disabled Association – United Kingdom - RDA (İngiltere Engelliler Binicilik Derneği)”, Amerika'da “North American Riding for the Handicapped Association – NARHA (Kuzey Amerika Engelliler Binicilik Derneği)” 1993’te ise “American Hipotherapy Association - AHA (Amerikan Hipoterapi Derneği)”, 1980 yılında da “Federation of Riding for the Disabled International – FRDI (Uluslararası Engelliler Binicilik Federasyonu)” kuruldu.Böylece Hipoterapi dünyanın pek çok ülkesine yayılmaya başladı. Hipoterapi üzerine sertifika programları ve eğitimler düzenlenmeye başladı. Terapistler atla terapi konusunda yeni gelişmeleritakip ederek yeni yöntem ve çalışmalara imza attılar. Günümüzde yalnızca Amerika, Kanada ve İngiltere’de 1000'in üzerinde “Hipoterapi Merkezi” bulunmaktadır (Parlak, 2006).

Hipoterapi, binicilikle çocuk ve yetişkinlerin duygusal devinimlerini ve dikkatlerini geliştiren, duruş, denge ve kas yapılarını güçlendiren bir metoddur. Zihinsel ve bedensel engellilerin algı ve fiziksel fonksiyonlarının gelişimine yardımcı olur. Hipoterapi dersleri; teknik olarak eğitilmiş, lisanslı terapistler tarafından verilir. İletişim kuramama,algıda gecikme, öğrenme ve konuşma güçlüğü, duyduklarını anlamlandıramama gibi problemleri olan otistik, zihinsel ve bedensel engelli, depresif ve beyin travması geçirmiş kişiler için Hipoterapi farklı ve etkili bir yöntemdir.

Atların terapide kullanılmasının en önemli sebeplerinden biri; atın ritmik hareketlerinin, insan hareketlerine çok yakın olmasıdır. Hipoterapi bedensel devingenliği geliştirmek ve eklemleri güçlendirmekiçin atı temel dinamik olarak kullanır.Atın ileri-geri, yukarı-aşağı ve yanlara doğru ritmik hareketleri hastanın sinir sistemini düzenler. Böylece doğal bir bilinçlenme başlar. Sinir sisteminin harekete geçmesi hastanın dilini daha iyi kullanmasını sağlar, planlama ve hareket kabiliyetini otomatik olarak geliştirir. Bu gelişim ise sinir sisteminin daha verimli ve düzenli çalışmasını sağlar. Hasta, klinik ortamdan uzak, kontrollü ve doğal gelişen bu zevkli eğitime heyecanla cevap verir [1].

Temple Grandin

Atlarla tedavi konusunda da çalışan ve kendisi de bir otistik olan Temple Grandin, Otizmini yenmesini hayvanlarla kurduğu ilişkiler sayesinde olduğunu belirtmektedir. Hayvan davranışları konusunda dünyadaki en önemli uzmanlardan birisi olarak kabul edilen Prof. Temple, bu alanda yaptığı uygulamalarla, yazdığı önemli kitap ve yazılarla da bunu kanıtlamaktadır (Grandin, 2006; Grandin, 1998).

Birçok bilim insanının aksine hayvanların da bir bilince sahip olduğunu düşünen Prof. Temple, diğer insanlardan farklı bir bilinç düzeyine sahip olan otistik insanların özellikle atlardaki bilinç düzeyine inebildiklerini, bu sayede kendilerini geliştirebildiklerini kişisel deneyimlerine dayanarak belirtmektedir (Grandin, 1998).

Hipoterapi’nin başlıca yararları; kasların gelişimi, esneklik, güç, denge, koordinasyon, özgüven, disiplin, kontrol, adaptasyon, sosyal etkileşim, daha güçlü hareket yeteneği ve zihinsel rahatlamadır. Eğlencelidir ve bütün yaş grupları için faydalıdır.

Hipoterapi, engellerinin yaşamlarını kısıtlamasını kabul etmeyen tüm engelliler için hayatlarını yaşanmaya değer kılan zevkli bir metod haline gelmiştir. Hipoterapi’nin kullanıldığı alanlar şunlardır;  Otizm (Autism), Hareket Bozukluğu ve Spastisite (Cerebral palsy), Artrit (Arthritis), Özbağışıklıkhastalığı (Multiple Sclerosis), Kafa Travması (Head Injury), İnme (Stroke), Omurilik Felci (Spinal Cord Injury), Davranış Bozukluğu (Behavioral Disorders) ve Psikolojik Bozukluklar (Psychiatric Disorders) (Scott, 2005).

Hipoterapi atları fiziksel olarak Hipoterapi çalışması için uygun ve eğitimli atlar olmalıdır. Soğukkanlı ve ılıkkanlı at ırkları bu alanda en uygun atlardır. Örneğin Haflinger, Belçika Brabant, American Cream, Comtois gibi yük atlarının yanı sıra Shetland Pony, Yakut, Camargue gibi pony ırkları ile bazı yumuşak karakterli yerli atlardan sırt yapısı eyersiz binişe uygun, geniş sağrılı ve sakin karakterli olan ırklar Hipoterapi için oldukça uygundur.

Hipoterapi atları çok yüksek olmamalıdır. Hipoterapistin hastaya kolaylıkla müdahale edebileceği yükseklikte atlar seçilmelidir. Yük taşıma kapasiteleri 100 – 120kg.’ın üzerinde olmalıdır (Ciesla, 2007).

Atlar temel binicilik eğitimlerini mutlaka almalıdır. Bunun dışında da Hipoterapi için sırtına binenin hareketi ne olursa olsun Hipoterapistin komutu olmadan hiçbir harekete meyilli olmamak üzere eğitilmelidirler. Hipoterapistin komutları ve yardımları da hastanın özelliklerine göre yapılandırılır. Atın terapi sırasındaki tercih edilen yürüyüş biçimleri adeta, tempolu adeta ve yavaş tırıstır. Atların Hipoterapi çalışmaları sırasında genel dikkat zamanlaması atın yaş ve eğitim durumuna göre 20 – 40dk. arasındadır. Atlara her çalışma sonrasında bir dinlenme süresi verilerek bir sonraki binişe hazırlanmalıdır. Hipoterapi atları da diğer atlar gibi serbest zamana ihtiyaç duyarlar. Biriken enerji ve sosyalleşme ihtiyaçlarını gidebilmek için belirli zamanlarda başka atlarla birlikte padokta boş bırakılmalıdır. Hipoterapi atları alışkın oldukları mekânlar dışında terapi için çalıştırılmamalıdır. Yabancı oldukları mekânlarda atlardan istenen sonuç alınamayabilecektir (Ciesla, 2007).

Terapi sırasında Hipoterapistler iki kişilik bir ekip halinde çalışırlar. Biri atla ilgilenirken diğeri terapiyi yönlendirir. Hipoterapistlerden en az biri iyi bir binicilik eğitimi almış fizik tedavi uzmanı ya da fizyoterapist olmalıdır.


KAYNAKLAR

CIESLA, Angelika (2007). The Characteristic of Horses Used in Hippoteraphy in Selected Horse Theraphy Centres in Poland, Agricultural University in Szczecin, Zootechnica 6 (1), s. 3-17.

SCOTT, Naomi (2005), Special Needs, Special Horses – A Guide To The Benefits of Therapeutic Riding, University of North Texas Pres, Denton, Texas.

GRANDIN, Temple (2006). C. Johnson. Animals in Translation: Using the Mysteries of Autism to Decode Animal Behavior, Harwest Book.

GRANDIN, Temple (1998). Consciousness in Animals and People with Autism, Colorado State University, http://www.grandin.com.

PARLAK, Selim (2006). Otistik Çocuklara Sahip Annelerin Empatik Becerilerinin İncelenmesi, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uygulamalı Psikoloji Yüksek Lisans Programı, Danışman: Öğr. Gör. Esra Savaşan, İstanbul.


[1]www.yagmurcocuklar.com