facebook twitter instagram google-plus pinterest linkedin search heart chat eye trending-up clock font keyboard_arrow_up
M. Tekin Koçkar Öğretim Görevlisi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
  1. Anasayfa >
  2. Dünyada Atçılık Uygulamaları >
  3. Atlı Sporlar 6: Dressage (At Terbiyesi)
M. Tekin KOÇKAR
31 Dakika Okuma Süresi
+ -

Atlı Sporlar 6: Dressage (At Terbiyesi)

Olimpiyat Oyunlarından, amatör biniciliğe kadar tüm seviyelerde yarışmaları düzenlenen, at eğitiminde rekabeti ön plana alan bir binicilik sporudur. Temel amacı, standart hale getirilmiş geliştirici eğitim yöntemleriyle, bir atın doğal atletik yeteneklerini ve bunu gösterme isteğini geliştirmektir. At Terbiyesi (Dressage - dressaj), atın uygun bir eğitim ile doğasında var olan üç yürüyüş kararının (adeta, sür'atli ve dörtnal) en parlak hale getirilmesi ve bunları yaparken atın motivasyonunun en yüksek düzeyde tutulmasıdır. Bunun sonucu olarak atın sakin, elastiki, yumuşak ve esnek ama aynı zamanda güvenli, dikkatli ve istekli olmasını sağlayarak, binicisiyle mükemmel bir uyum içerisinde olmasını yakalamaktır.

Bu özellikler aşağıdaki şekilde ortaya çıkar:

-Atın yürüyüşlerindeki düzgünlük (ritim) ve ileri gidicilik (empüsyon)

-Hareketlerin uyumu, yumuşaklığı ve rahatlığı

-Art kısmın angaje edilmesi ve ön kısmın hafifletilmesi sonucunda yumuşak ve emin bir istinadın at tarafından kabulünü sağlamak sureti ile hareketlerin mükemmeliyetini ortaya koymaktır [1].

Dressage halk arasında “At Balesi” olarak da adlandırılır. Bu disiplin çok eskilere dayanmasına rağmen, Batı’da önemli bir atlı spor olarak ilk kez Rönesans döneminde tanındı. O dönemin Avrupalı büyük binici ustaları, günümüze kadar çok az değişikliğe uğrayan ardışık bir eğitim sistemi geliştirdiler. Günümüzde klasik Dressage hala modern Dressage eğitiminin temeli olarak uygulanmaktadır.

Eski Avrupalı aristokratlar, atlarının eğitimini atlı yarışmalarda sergiliyorlardı, ama modern Dressage yarışmalarında farklı seviyelerdeki başarılı at eğitimi, önceden tanımlanmış bir dizi hareketin standart bir arenada yapılması biçiminde sergilenmektedir. Hakem her bir hareketi, seviyesine göre doğru bir standartta objektif olarak değerlendirir ve her bir harekete sıfırla on arasında bir puan verir (0 sıfır “yapılmadı” ve 10 “mükemmel” anlamındadır). Dokuz puan “çok iyi” olarak değerlendirilir ve yüksek bir puandır. Bir yarışmacı tüm hareketlerden 6 almışsa ya da toplam puanın % 60’ını almışsa bir üst seviyeye geçebilir.

Dressage Atları

Tüm binek atları, dressage prensiplerinden ve eğitim tekniklerinden faydalanabilmektedir. Ancak, genellikle Olimpiyatlarda ya da FEI yarışmalarında görülen at ırkları sıcakkanlı atlardır. Dressage, tüm ırkların ve cinslerinin başarıyla yarışmasına fırsat tanıyan, eşitlikçi bir yarışmadır. Bu yüzden farklı yarışma seviyelerinde pek çok farklı ırkta ve cinste at görülebilir.

Klasik dressage’ın, “airs above the ground” içeren yarışma dışı performanslarında “Barok” at ırkları, çoğunlukla da Lipizzan atları sıklıkla görülür. 

Arena (Yarış Alanı)

İki boy arena vardır: Küçük Arena ve Standart Arena. Her birinde Dressage testleri için hareketlerin nerede yapılması gerektiğini belirten, arena üzerindeki belirli yerlere atanmış harfler vardır.

Küçük Arena 20m x 40m.’dir (66 x 131ft.), ve Üç Günlük Yarışlarda (Eventing) ve Dressage’ın düşük seviyelerinde kullanılır. Harfler dış kenar üzerinde, giriş noktasında başlar ve saat yönünde A-K-E-H-C-M-B-F olarak ilerler. Arenanın ortasında da harfler vardır, orta çizgide ilerler. Bunlar D-X-G dir, X tam ortadadır. Kanada Atçılık Federasyonu (Equine Canada - EC)’nın ve Amerika Birleşik Devletleri Dresaj Federasyonu’nun (United States Dressage Federation - USDF) 2003’deki testlerde birleşmesinden bu yana küçük boy arenalar, Kuzey Amerika’daki yarışmalarda artık kullanılmamaktadır. 

Standart arena 20m. x 60m.’dir (66 x 197 ft.). Hem dressage’da hem de diğer kategorilerde kullanılmaktadır. Standard dressage arena harfleri A-K-V-E-S-H-C-M-R-B-P-F’dir. (Neden bu harflerin seçildiğine dair spekülasyonlar vardır. Yaygın olan inanış, Alman Süvari barakalarının 20 x 60m. alanı vardı ve kapılarında yukardaki harfler bulunmaktaydı). Arenanın uzun kenarındaki harfler, köşelere en yakın olanlar köşelerden 6m (19.7 ft.) içerdedir ve birbirlerinden 12m (39.4 ft.) uzaktadır. Arenanın ortasındaki harfler D-L-X-I-G’dir, X tam ortadadır.

Testin başlangıcında at, A’dan başlar. C’de her zaman bir hakem oturur. Hakem sayısı üst seviye yarışmalarda, atın her bir hareketinin her açıdan görülebilmesi için arena içerisinde farklı noktalarda oturan 5 hakeme kadar çıkabilir (C, E, B, M, ve H’de). Bu, hakem için sadece arenanın bir alanından görmekte zorlanacağı bazı hataların gözden kaçmasını engeller. Örneğin, atın çaprazda giderken ne kadar düz gittiğini ancak E ve H deki hakemler görebilir. Dressage arenasının orta çizgisi olduğu gibi (A’dan C’ye, ortadaki X ‘den geçer), orta çizginin yarısında ve arenanın uzun kenarında olmak üzere iki çeyrek çizgisi de vardır.

Dressage Yarışma Alanı (Dressage Ring)

Yarışma

Dressage yarışmaları yerel topluluklarda binicilerin sadece yürümesi ve koşması gereken giriş seviyesi sınıflarda başlayabilir. Atlar ve biniciler her bir seviyede artan zorluk dereceleriyle bir dizi ilerleyen seviyelerde, gelişirler, en yetenekli at ve binici takımları Grand Prix seviyelerinde ve Olimpiyatlar gibi uluslararası yarışmalara katılırlar. 

show-ring copy

Alt seviyelerdeki Dressage, Birinci, İkinci, Üçüncü ve Dördüncü’den oluşur. ABD’de başlangıç Birinci seviyedir. Avustralya’da ise seviyeler şöyledir: Hazırlık (Prep), Başlangıç (Preliminary), Amatör (Novice), Giriş (Elementary), Orta (Medium) ve İleri (Advanced). FEI (Federation Equestrian International) seviyeleri: Prix St. Georges, Intermediare I, Intermediare II ve Grand Prix.

Yarışma haricinde, dressage geleneğinin bir sanat dalı olarak yapıldığı, klasik dressage geleneği vardır. Dressage’ı bulan eski ustaların gelenekleri Vienna - Avusturya’daki İspanyol Binicilik Okulu, Fransa’daki Cadre Noir gibi okullar tarafından yaşatılmaktadır. 

Testler

Dressage testleri, yarışmalarda kullanılan atın ve binicinin takım olarak hem genel standartlara hem de diğer yarışmacılara göre değerlendirildiği, bir dizi dressage hareketinin resmileştirilmiş halidir.

Daha üst seviyelerde, Uluslararası yarışma testleri, Olimpiyatlar dâhil, Uluslararası Atlı Sporlar Federasyonu’nun (FEI) gözetiminde yapılır. Daha alt seviyelerde ve dressage eğitiminin bir parçası olarak, her ülke kendi test setlerini oluşturur.

Her test bir ya da daha fazla hareket içeren bir dizi ardışık bloğa bölünmüştür. Her blok genel olarak aşağıdaki gibi birden ona kadar puanlanır: 

Dressage hareketleri puanlarına ek olarak, puanlar atın hızı, uysallığı, şevki ve binicinin performansı gibi daha genel özelliklere de verilir. Bazı bölümlere bir çarpan kullanılarak genellikle 2, arttırılmış ağırlık verilir, bu bölüm için verilen puan sonra bu rakamla çarpılır. 

Hakemler ve Yerleri

Üç hakem açık manejdeki yarışmalarda kısa yol boyunca, çitten maksimum 5m, minimum 3m. uzaklığa, kapalı manejde minimum 2m.’ye yerleştirilmelidir. Baş Hakem orta hattın uzunlamasına C’de, diğer iki hakem (M ve H) 2.50m. uzun kenarların uzunlamasına başkanın sağına ve soluna yerleştirilmelidir. İki yan hakem (B ve E) sırasıyla B ve E’den minimum 3m, maksimum 5m. dışarıya, kapalı manej yarışmalarında tercihen minimum 2 metreye yerleştirilmelidir. Üç hakem kullanıldığı zaman birisi uzun kenarda oturmalıdır [2].

Yazıcılık

Yazıcılık, dressage yarışmalarında hakemlerin performansa odaklanabilmesi için, puanları ve hakem yorumlarının yazılmasıdır. Buna ek olarak yazıcı, her yarışmacının kimliğini ve test evraklarının skorerlere verilmeden önce imzalandığını kontrol etmelidir. Yazıcı dressage terminolojisini bilmelidir, iyi giyinmelidir ve okunaklı bir elyazısı olmalıdır. Yazıcı profesyonel davranışlı, tarafsız olmalı, dedikodu ve yorum yapmamalıdır. Belirlenmiş kısaltmalar kullanılabilir bunlar kabul edilmiş ve anlaşılır olmalıdır.

Olimpik Seviye

Olimpiyat Oyunları’nda düzenlenen dressage testleri en üst seviye: Grand Prix’dir. FEI kuralları çerçevesinde değerlendirilir. Bu seviyedeki testler hem atın hem de binicinin üst düzeyde yetenek ve konsantrasyonunu gerektirir.

Bu seviyedeki ilerleyiş ve hareketlerin içeriği: toplu ve uzun adeta, sür'atli ve yavaş dörtnal yürüyüştür. Süratli ve yavaş dörtnalda half-pass (atın vücudunu neredeyse arena duvarına paralel tutarak her bir adımda ön ve yan adımlar atarken çapraz bir çizgide ilerlediği bir hareket). Passage (ağır çekim, yavaşlatılmış süratli); piaffe (bir tür "yerinde süratli"); bir iki ve üç tempo değiştirme (yavaş dörtnal yürüyüşte atın bir yönden diğerine değiştirmesi); ve dörtnal dönüşler (olduğu yerde 360 derecelik bir daire).

Olimpiyat Oyunları’nda yapılan testler, beş uluslararası hakem tarafından değerlendirilir. Her testteki her bir hareket, 0’dan (en düşük) 10’a (en yüksek) puanlanır ve son skor hesaplanıp üç ondalıklı bir yüzdeye çevrilir. En yüksek yüzde en iyi skordur. Olimpiyat takım madalyaları, Grand Prix testlerindeki en yüksek yüzdelerine göre takımlara verilir. 

Serbest stil Dressage yarışmasında giyim

Takım madalyaları belirlendikten sonra, atlar ve biniciler bireysel madalyalar için yarışır. Takım yarışlarında ilk 25 at/binici bir sonraki tura kalır. Bireysel sınıflandırma için kullanılan ikinci aşama Grand Prix özel testidir. Bu testler farklı bir pattern’de düzenlenmiş Grand Prix hareketlerinden oluşur. Bu 25 binici için, Grand Prix ve Grand Prix Special’dan aldıkları puanlar birleştirilerek en iyi 15 binici/at kombinasyonu belirlenir. Onlar da, izleyicilerin çok sevdikleri, bireysel madalya yarışması Grand Prix Musical Yarışmasına katılmaya hak kazanır.

Yarışmacılar Serbest stilde, müzikle özel kareografilerini sergilerler. Bu seviyede serbest stil testleri tüm Grand Prix hareketlerinin yanısıra, çifte yavaş dörtnal piruetler, piaffe piruetleri, ve geçişte half-pass da içerebilir. Serbest stil yarışmalarında hakemler çeşitli hareketler için artistik puanların yanı sıra, teknik puanlar da verir. Eşitlik durumunda, artistik puanları yüksek olan taraf kazanır.

Eğitim Basamakları

Dressage eğitim basamakları piramit şeklinde düzenlenmiştir, “ritim ve düzen” piramidin en altında yer alır ve “koleksiyon” (derli yoplu olma) en üstte. Eğitim Basamakları, dressage atının ya da bu amaçla kullanılan herhangi bir atın eğitiminde rehber olarak kullanılır.

Görünüşünün aksine, eğitim basamakları, katı bir formatta değildir. Aksine, her seviye at eğitiminde ilerledikçe yapılanır. Yani bir Grand Prix atı, sadece en üst seviyeye odaklanmak yerine, piramidin en alt seviyesinde mükemmelleşmek için çalıştırılır. Tüm seviyeler de birbiriyle bağlantılı olarak düzenlenmiştir. 

WCLV07m

2009 ve 2010 yılları Dünya ve Avrupa Şampiyonu “Moorland Totilas”

Örneğin kötü bir at şevki geliştiremez. Rahat olmayan bir at ritmik bir yürüyüşle ilerleyemeyecektir. Eğitim basamakları şöyle sıralanabilir:

Ritm ve Düzen (Takt)

Ritm, yürüyüş, tempo ve düzen, düz ve eğimli çizgilerde yanlamasına ve geçişlerde dahi aynı olmalıdır. Ritm ayak basmaların ardışıklığına işaret eder. Bu sadece saf yürüyüş, saf koşu veya saf dörtnalı içermelidir. İlerleyişin düzen ya da sadeliği, yürüyüşün, geçişlerin eşitliği ve seviyesini de içerir. Bir binici saf ilerleyişler elde ettiğinde ya da aksaklıktan kaçınabildiğinde, daha zor bir egzersiz kombinasyonunu uygulayabilir. En zor piaffe’de bile düzene gerek vardır. Piaffe’de at ön ve arka ayaklarını belli bir ritmde kaldırır. 

Rahatlama (Losgelassenheit)

Piramidin ikinci seviyesi rahatlamadır. Bir attaki rahatlama belirtileri, arkaya doğru salınarak kuyruğun sarkaç gibi sallanmasına yol açan uygun adım bir yürüyüşle, baştaki rahatlama yumuşak bir şekilde gemi çiğnemesi ve burundan rahat nefes almasıyla anlaşılabilir. At yumuşak geçişler yapar, bir yandan diğer yana kolaylıkla yerleştirilebilir ve dizginler uzatıldığında istekle temasa geçecektir. 

Temas (Contact – Anlehnung)

Temas (piramidin üçüncü seviyesi) atın itme gücünün bir sonucudur. Hiçbir şekilde binicinin elleriyle çekmesiyle yapılmamalıdır. Binici atı yumuşak ellerle at başlığına doğru yönlendirir ve her zaman atın başının doğal hareketini takip etmelidir. Her iki dizginle de atın eşit teması olmalıdır. 

Şevk (Schwung)

Atın itme gücü, verdiği güven duygusu “şevk” olarak adlandırılır ve eğitim piramidinin dördüncü seviyesidir. Şevk ve bağlılık, atın enerjisinin (vücudun altında arka bacakların öne uzanması) kullanıl-masıyla yaratılır. 

Doğru şevk şu şekilde başarılır:

-Binicinin doğru yönlendirme yardımı,

-Atın rahatlaması,

-Mükemmellik (Durchlässigkeit): Atta önden arkaya, arkadan öne enerjinin akışı. Atın kas yapısı ile ilişkilidir. Yumuşak, esnek ve kesintisizdir. Binicinin yardımı attan serbestçe geçer. 

-Şevk, adetada, süratlide ve dörtnalda oluşabilir. Güzel, ileri hareketler elde etmek çok önemlidir ve yürüyüşte şevk, koşuda ve eşkin yürüyüşde arzulanan form tamamen iyi, yumuşak ileri yürüyüşe dayalıdır. 

Şevk, sadece doğru eklem ve kas kullanımını desteklemekle kalmaz, aynı zamanda atın zihnini meşgul eder. Atın biniciye odaklanmasını sağlar. Biraz da tüm yürüyüş biçimlerinde rahatlamayı ve gergin enerjiyi boşaltmasını sağlar.

Düzgünlük – Düz olma (Geraderichtung)

Bir at hem düz hatlarda hem de eğimli hatlarda arka ayakları ön ayaklarının çizgisindeyse ve vücudu gittiği çizgiye paralelse düzgündür, Düzgünlük bir atın şevkini doğrudan denge merkezine yönlendirmesini sağlar ve binicinin ellerinin yardımlarının arka uca kadar ulaşmasını sağlar. Bir arenada çalışmak zorlu olabilir: yan duvar boyunca ilerleyen bir at yan duvara tepki verecek ve omuzunu “dışarı” çıkaracaktır (iç ön ayak, duvara iç arka ayaktan daha yakın olacaktır). 

Koleksiyon – Derlenme (Versammlung)

Eğitim piramidinin en tepesinde koleksiyon vardır. Farklı yürüme şekillerini içerebilir, daha az şiddetli ve heyecanlı çalışma elde etmek için kullanılabilir. İleri seviye atlarda, zor hareketler içerir (Örneğin flying changes - havada değiştirmeler). Koleksiyon büyük kas gücü gerektirir, o yüzden yavaşça ileri seviyeye getirilmelidir. Derlenmiş, toplanmış ilerleyişte, adım araları kısalmalıdır ve ilerleyişin enerji ve aktivitesi yükselmelidir. 

Bir at derlendiğinde, ağırlığının daha fazlasını arka butlarına verir. Derlenme atlar için bu doğaldır. Derlenmiş bir at daha özgür hareket eder. Arka bacakların eklemleri daha esnektir, arka butlarını aşağıda tutabilmesine imkân sağlar. Arka bacaklarını daha fazla vücudunun altına getirmesini ve ön ayaklarından yükü alabilmesini sağlar. 

Kısacası, ağırlık merkezini daha arkaya çekmek atların bir yeteneğidir. Bu daha yavaş ilerleyişlere her geçişte acemi bir at bile olsa özen gösterilmelidir.

"Havada" ayakları yerden kesme “airs above the ground” hareketleri:

"Okul sıçramaları" ya da "ayakları yerden kesme" “airs above the ground”  atların yerden ayrıldığı üst seviye dressage manevralarıdır. Bunlar capriole, courbette, ballotade, croupade ve levade olarak sıralanabilir. Bunların hiçbiri modern yarışma dressage’ında görülmez, ama aralarında günümüzde Viyana Binicilik Okulu, Versailles Binicilik Okulu, İspanyol Binicilik Okulu ve Saumur Cadre Noir’ın da olduğu birçok Binicilik Akademisi bu hareketleri atlara uygulamaktadırlar. Andalusian, Lusitano ve Lippizan gibi atlar, günümüzde genellikle “havada” hareketlerini yapmak üzere eğitilen atlardır. Güçlü arka butları sayesinde bu zor hareketleri yapacak güçleri vardır. Asıl olarak yedi “havada” hareketi vardır, bir çoğu bugün yapılan hareketlerin oluşmasında kullanılmıştır. 

Bu hareketlerin asıl olarak askeri amaçlarla atlara öğretildiğine dair genel bir kanı vardır ve hem İspanyol Binicilik Okulu hem de Cadre Noir askeri kuruluşlardır. Ancak savaş alanında çeviklik gerekse de, bugün yapılan “havada” hareketlerinin çoğu atların piyadelere karşı karınları gibi hassas yerlerini açığa çıkarmaktadır. Bu yüzden “havada” ların savaş sırasında kullanılan hareketler olmasından çok, askeri at ve binicilerin egzersizleri olarak tasarlanmış olması muhtemeldir. 

Atlara genellikle lonj kayışı ile binicisiz olarak her bir havada hareketi öğretilir. Bu at için daha az yorucudur. Ancak, her bir hareket binicili olarak da yapılır. Pesade ve Levade Haute Ecol atına ilk öğretilen “havada” lardır.

Pesade’da, at ön ayaklarını yerden kaldırır ve ön bacaklarını eşit olarak kendine çeker, ağırlığını arka butlarına taşıyarak, yerden 45 derece açı oluşturur.

Levade ilk olarak 20. yüzyılın başlarında öğretilmişti. Atın yerden yaklaşık 30-35 derecelik bir pozisyon alması istenir. Pesade’in aksine, bu daha çok denge testidir, azaltılmış açı levade’i tutması fazlasıyla zorlayıcı bir pozisyon yapar, ve attan daha fazla efor ister. Bu yüzden, bir çok at iyi kalitede bir levade yapma kapasitesine sahip değildir. Levade bir yandan da yerde yapılan çalışmalarla “havada” yapılan çalışmalar arasında bir geçiş pozisyonudur. Bu hareketlerin hiç biri şaha kalkmakla aynı değildir. Çünkü hassas bir kontrol, mükemmel denge ve fazlasıyla güç gerektirir.

equine2_0042

Levade

Atın Pesade ya da levade’a piaffe’dan geçmesi istenir. Atın artarak arka butlarını kullanması, onları yere doğru yaklaştırması ve arka ayaklarını ağırlık merkezine daha çok yaklaştırması gerekir. Bu izleyiciye, atın arkadan çöktüğü ve önden yükseldiği izlenimini verir. Bu pozisyonda bir kaç saniye kalır ve sonra at sessizce ön ayaklarını yere koyar ve yürümeye ya da durup dikilmeye devam eder. Levade koleksiyonun en üst seviyesi olarak düşünülür Çünkü at tüm ağırlığını arka ayaklarında taşır ve arka butlarını ve belini son raddeye kadar büker. 

Capriole’de (keçi sıçrayışı) at, ön ayakların yükseltilmiş pozisyonundan direk havaya sıçrar, arka ayaklarıyla çifte atar ve hemen hemen dört ayağıyla aynı anda yere iner. Bunu doğru yapmak için fazlasıyla güçlü bir at gerekir. Tüm havada yapılan hareketler içinde en zoru olarak bilinir. İlk olarak croupade ile eğitime başlanır. Bu atın yük-selme sırasında çifte atmadığı, ama ayaklarını sıkıca altına topladığı ve yere paralel kaldığı bir harekettir. Daha sonra ata ballotadeöğretilir. Bu harekette, atın arka toynakları arkadan izleyenin nalları görebileceği şekilde pozisyon alır ancak atın çifte atması istenmez. At ballotade’de uzmanlaştıktan sonra capriole öğretilir. 

1

Capriole

Courbette’de, at ön ayaklarını yerden kaldırır ve eşit olarak kendine toplayarak ön ayakların yere değmesine izin vermeden bir “hop” dizisi halinde ileri doğru sıçrar. Fazlasıyla güçlü ve yetenekli atlar ön ayaklarını yere koyma ihtiyacı hissetmeden ileri doğru beş ya da daha fazla sıçrama yapabilirler. Ancak genellikle üç ya da dört sıçrama görmek normaldir. Courbette’ e de, capriole gibi daha kolay olan croupade ile başlanır.

Mezair’de, at arkaya kalkar ve ön ayaklarıyla vuruş yapar. Öne doğru hareketle yapılan bir dizi levade’e benzer. At kademeli olarak her bir başarılı harekette bacaklarını daha da kendi altına getirir ve yeniden yukarı itmeden önce ön ayaklarını yavaşça yere değdirir. Mezair asıl olarak eski dressage ustaları tarafından courbette olarak adlandırılırdı. Ancak son yıllarda artık Spanish Riding School’da uygulanmamaktadır.


mezzair-1

Mezair

Türkiyede At Terbiyesi yarışmaları:

Türkiye’de At Terbiyesi Yarışmaları, 1923 yılında kurulan Türkiye Binicilik Federasyonu tarafından organize edilmektedir. Düzenlenen tüm yarışmalarda, Türkiye Binicilik Federasyonu tarafından Uluslararası Binicilik Federasyonu (FEI) talimatlarına uygun olarak hazırlanan “At Terbiyesi Türkiye Şampiyonası Özel Talimatı” ve “At Terbiyesi Yarışma Talimatı” hükümleri uygulanır [3].

Türkiye Şampiyonası hükümleri, yarışma talimatının (2.2 Yarışma Kuralları bölümünde şöyle belirtilmiştir:

Bu yarışmalar dışında kalan tüm yarışmalar için 2007 yılında yayınlanan ve FEI kurallarına uygun Türkiye Binicilik Federasyonu’nun “At Terbiyesi Yarışma Talimatı“ uygulanır.

http://www.binicilik.org.tr/foto/kurumsal/tarihce2.jpgTürkiye’de 1960 – 1992 yılları arasında çok kötü bir dönem geçiren Binicilik Sporu’nun tarihsel geçmişi şöyledir:

1911 - Türkiye'de ilk binicilik okulu "Süvari Binicilik ve Tatbikat Okulu" adı ile kuruldu.

1913 - Mahmut Şevket Paşa, Sipahi Ocağı'nı kurdu. Bu ocak sayesinde özellikle ordu, biniciliğimizin en önemli kaynağı haline geldi.

1923 - Türkiye Binicilik Federasyonu kuruldu.

1932 - Türkiye Uluslararası Binicilik Federasyonu’na (FEI) üye oldu.

1933 - Türkiye'deki ilk milli binicilik karşılaşması İstanbul Taksim Stadı'nda yapıldı.

1935 - İlk altın madalyayı Achen Konkurhipikleri'nde, Üsteğmen Saim Polatkan Kısmet ile aldı.

1936 - Türk biniciliği ilk kez Olimpiyatlara katıldı. Berlin Olimpiyatları'nda Yüzbaşı Cevat Kula, Çapkın ile ferdi 6. oldu. Bugüne kadar yapılan en iyi olimpiyat derecesidir.

1938 - Musollini Uluslar Altın Kupası (İlk Milletler Kupası), Almanya, İtalya, İrlanda, Romanya ve Türkiye katıldı. Atatürk’ün Süvarileri adıyla anılan Türk ekibi; Cevat Kula Güçlü, Saim Polatkan Çakal, Eyüp Öncü Ünal, Cevat Gürkan ise Yıldız isimli atlarıyla birinci oldu. İtalyan diktatör Mussolini ve 50 bin kişinin izlediği bu yarışma Türk Binicilik tarihinde özel bir yere sahiptir.


clipimage002iw

Mussolini Uluslar Altın Kupasıyarışması ödül töreni Atatürk’ün Süvarileri (Uysal, 2006)

1948 - Rotherdam Uluslar Kupası - İlk bireysel Grand Prix ödülleri Yzb. Ziya Azak Rüzgâr ile birinci, Yzb. Kemal Özçelik Şahin ile ikinci, Bnb. Salim Polatkan Yıldız ile üçüncü oldu.

1948 - Türk Biniciliği Londra Olimpiyat Oyunları’na Katıldı.

1954 - Marsilya Uluslararası Yarışmaları - İlk yüksek atlama bireysel ödülü. Yzb. Kemal Özçelik Domino ile 210 cm. atlayarak birinci oldu.

1956 - Aachen 4. Engel Atlama Dünya Şampiyonası Yarışması - Yzb. Kemal Özçelik Haydi ile 207 cm. atlayarak dünya üçüncüsü oldu.

1956 - Nuri Oğlakçı tarafından İstanbul Atlı Spor Kulübü kuruldu.

1956 - Türk biniciliği Stockholm Olimpiyat Oyunları'na katıldı. Yüzbaşı Kemal Özçelik Eskimo ile ferdi 18. oldu.

1958 - Binicilik Federasyonu, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'ne bağlandı.

1958 - Binicilik Federasyonu yönetimine ilk sivil geldi. Nejat Eczacıbaşı başkan oldu.

1959 - Nejat Eczacıbaşı Federasyonu Başkanlığı'nda Olimpiyat Şampiyonu Pierre Jonqueres d'Oriola'nın katıldığı uluslararası yarışma Mithatpaşa Stadı'nda yapıldı. 

1960- Rotterdam Milletler Kupası'nda Cevdet Sümer, Nail Gönenli, Salih Koç’tan oluşan ekip 1. oldu.

1960 - Roma Olimpiyatları'nda ferdide Cevdet Sümer 15. oldu.

1964 -1988- Türkiye'de at vebası daha sonrada görülmesi ve son yıllarda da ruam hastalığı nedeniyle Uluslararası Binicilik Federasyonu (FEI) Türk atlarına yasak koydu. Yasak süresince biniciler Balkan ülkeleri haricinde uluslararası sahaya çıkamadı.

1978 - Süvari Yarışma Grubu kapatıldı. 1984 yılına kadar Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı bünyesinde faaliyetlerini sürdürdü. 1984 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlandı.

ESKISEHIR-BINICILIK-DERSI-HATIRASI-FOTOGRAF-1937

Eskişehir’de Binicilik Dersi Hatırası – 1937

1992 - Binicilik Şampiyonası'nda Türk binicileri uzun bir aradan sonra uluslararası alanda ilk kez altın madalya kazandı.

1994 - Uluslararası Binicilik Federasyonu (FEI)'nun verdiği kararla Asya Grubu'nda mücadele veren Türkiye, Avrupa Grubu'na alındı.

1999 - Atların Avrupa'ya girişleri yasaklandı.

2002 - Atların Avrupa'ya girişlerine izin verildi.

1992, 1993, 1994, 1995, 1996, 1997, 1998, 2000, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında düzenlenen Balkan Şampiyonaları'nda Türk binicileri çeşitli kategorilerde altın, gümüş ve bronz madalyalar aldılar.

2005 - Türk milli takımı İstanbul'da düzenlenen Balkan Atlama Şampiyonasında Yetişkin, Genç Yetişkin ve Gençler kategorisinde takım ve ferdi olarak Balkan Şampiyonluğunu kazandı.

2006 - Balkan Şampiyonası’nda takım halinde şampiyon olurken, At terbiyesi dalında Yıldız takımı büyük bir başarı göstererek ilk kez altın madalyayı Türkiye'ye getirdi. Türkiye Binicilik Federasyonu’nun, İstanbul Atlı Spor Kulübü ev sahipliğinde düzenlediği ilk Avrupa Yıldızlar şampiyonasında milli takımımız, takım halinde beşinci olurken, aynı yarışmalarda gençler dalında yapılan teşvik yarışmalarında binicilerimiz birincilikler almıştır.

2006 - Türkiye'nin en önemli Binicilik Yarışması olarak görülen Atatürk Kupası, Türkiye Binicilik Federasyonu tarafından Sipahi Ocağı Binicilik Kulübü ev sahipliğinde ilk kez 2.000 kişi önünde gece yapıldı ve bu kupayı 3. kez üst üste kazanan Mert Alıcıoğlu kupanın daimi sahibi oldu.

2007 - Türkiye'nin ikinci kez ev sahipliğini yaptığı Engel Atlama Avrupa Yıldızlar Şampiyonası İstanbul’da yapıldı. 11 ülkenin katıldığı şampiyonada Türkiye Yunanistan ile birlikte takım olarak 7. oldu. Uluslararası İstanbul Horse Show yarışmalarında Avni Atabek, Hulki Karagülle, Sencer Horasan, Ülkan Delikan'dan oluşan mili takımımız takım olarak 3. oldu. Ülkemizde ilk kez yapılan FEI At Terbiyesi Challenge yarışmalarında başarılı sonuçlar alındı. FEI Grup I toplantısı ilk defa ülkemizde düzenlendi.

2008- Türkiye'de At Terbiyesi Balkan Şampiyonası yapıldı ve Ferhat Yavaş Ustalar Balkan Şampiyonu oldu. Gençlerin takım olarak altın madalya aldığı yarışmalarda yıldız binicilerimiz de ilk iki derecenin sahibi oldu. Avrupa Yıldızlar Şampiyonası Yunanistan'da yapıldı ve Derin Demirsoy, Yusuf Huysal, Melanie Coşar ve Ömer Ersin'den oluşan milli takımımız Avrupa Şampiyonaları’nda şu ana kadar elde edilen en iyi dereceyi alarak takım halinde bronz madalyanın sahibi oldu. Genç kategori binicilerimizin ilk defa katıldığı Avrupa şampiyonası Çek Cumhuriyeti’nde yapıldı. Türkiye'de FEI Coaching System antrenör eğitimi yapılmaya başlandı [4].

Türk Binicilik tarihinde en önemli yeri 1911 yılında kurulan Süvari Binicilik ve Tatbikat Okulu almaktadır. 1912 – 1922 yılları arasında Balkan, I. Dünya Savaşı ve Ulusal Kurtuluş Savaşı yıllarında eğitim-öğretim çalışmalarında aksamalar yaşayan okul, Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Manisa Akhisar’da bir süvari talimgâhı olarak kurulmuş, komutanlığına Yzb. Şerafettin getirilmiştir.

Okul 1925 yılında İstanbul Orhaniye’ye taşınmış, müdürlüğüne Kurtuluş Savaşı’nda 1. Sv. Tüm. K. Alb Mehmet Ali Menkü getirilmiştir. Okulun öğretmen ihtiyacını karşılamak maksadıyla 1925 yılında Saumur Fransız Ulusal Binicilik Okulu’na Yzb. Tahsin Yazıcı ve Yzb. Avni Bağna gönderilmiş, aynı dönemde İtalyan Binicilik Okulu’na da Yzb. Vehbi Savaşer ve Ütğm. Avni gönderilmiştir. Okul 1927 yılında Pangaltı’daki Harbiye’nin Hünkâr Dairesine taşınmış, burada 1913 yılında kurulan Sipahi Ocağı Kulübünden kalan tavla, kapalı ve açık manejden istenen düzeyde faydalanmıştır. Fransa’dan binicilik öğretmeni Bnb. Fauver getirilmiştir. Bnb. Fauver’in, yaşlı olması, ayrıca engel atlama ve arazi binişi konularında yetersiz olması sebebiyle 1928 yılında okuldan ayrılarak ülkesine geri dönmüştür.

Yüksek seviye binicilik öğretmeni arayışına giren okul, 1928 yılında Saumur Binicilik Okulu ile temasa girmiş, sonuç alamamıştır. O dönemde Suriye’de görev yapan ve Saumur Ulusal Binicilik Okulu’nda gösterilerde görev alan bir binici olan Ütğm. Albert Taton, 1928 yılında göreve başlamıştır. Süvari Okulu’nda çalıştığı dönemde hem kendisini, hem de Türk süvari subaylarını yetiştiren Taton, 1941 yılında Albay olana dek Süvari Okulu’nda çalışmış, aynı zamanda Fransa Ataşeliği görevini de yürütmüştür.

1937 – 1939 yılları arasında iki yıl süre ile Fransa’da Saumur Ulusal Binicilik Okulu’na Yzb. Ahmet Nuri Bey, Almanya’da bulunan Hannover Binicilik Okulu’na Yzb. Ziya Bora kursiyer olarak gönderilmiştir.

Okul II. Dünya Savaşı sebebiyle 10 Mayıs 1941’de Karaman’a taşınmış, savaşın sona ermesiyle 1946’da Ayazağa’daki tesislerine geri dönmüştür. Personel kaynağı olarak 1931 yılından itibaren yapılan ordu atı müsabakaları gösterilebilir.

At kaynağı olarak 1928 yılına kadar yerli atlarla çalışılmıştır. Ütğm. Albert Taton’un çalıştırıcılığa başladığı 1928 yılından itibaren Fransa’dan at alımları yapıldığı görülmektedir.

Süvari Okulu, 1959 yılında Tuğgeneral Cevat Kula’nın komutanlığında Ankara’ya nakledilerek, aynı yıl lağvedilmiştir. İstanbul Ayazağa’da “Uluslararası Yarışma Grubu” adı altında kurulan birlik, yurt dışı yarışmalara gidememesi sebebiyle 1960 yılında “Atlı Yarışmalar Grubu” adını almıştır.

1960 Roma olimpiyatlarından sonra binicilik sporu, uzun bir duraklama dönemine girmiştir. Bunun iki nedeni olabilir; ilki 27 Mayıs’taki askeri müdahalenin sonrasında bazı subayların emekliye sevk edilmesi ki bu dönemde “Atatürk’ün Süvarileri” namına sahip Cevat Gürkan ve Cevat Kula Tuğgenerallikten, Saim Polatkan ve Eyüp Öncü Albaylıktan emekliye sevk edilmiştir. İkinci neden olarak da Türkiye’de at vebası hastalığının görülmesidir.

Avrupa basınında konu ile ilgili haberlerin yayılması sonucunda Türk binici ve atlarının Avrupa ülkelerine alınmaması ve yabancı binicilerin ve atların Türkiye’ye gelememesi, Türk biniciliği için oldukça kötü bir dönemin başlangıcı olmuştur. Bu dönemde Uluslararası Binicilik Federasyonu (FEI) tarafından da Türkiye’ye at girişi ve Türk binicilik ekiplerinin atlarının yarışmalara girmesi yasaklanmıştır. Yasak 1964 yılında kaldırılmıştır. Ancak 1968 yılında tekrar yasak konulmuş, bu yasak 1991 yılına kadar sürdürülmüştür (Uğur, 2006)

1308912053

2008–2009 Balkan Ustalar At Terbiyesi Şampiyonu Ferhat Yavaş


[1] Türkiye Binicilik Federasyonu, At Terbiyesi Yarışma Talimatı, 2009.

[2]Türkiye Binicilik Federasyonu, At Terbiyesi Yarışma Talimatı, 2009, s. 39.

[3]www.binicilik.org.tr

[4]www.binicilik.org.tr


Moorland Totillas