facebook twitter instagram google-plus pinterest linkedin search heart chat eye trending-up clock font keyboard_arrow_up
M. Tekin Koçkar Öğretim Görevlisi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
  1. Anasayfa >
  2. Binicilik >
  3. Özkan TEMURLENK – MAMŞİRATİ: Biniciliğe Başlama
M. Tekin KOÇKAR
18 Dakika Okuma Süresi
+ -

Özkan TEMURLENK – MAMŞİRATİ: Biniciliğe Başlama

1. ATA YAKLAŞMA

Doğada vahşi olarak yaşayan atlar kendi savunmalarını kaçmak, çifte atmak veya ısırmak şekillerinden biri veya birkaçıyla yaparlar. Bu refleksleri içgüdüsel olarak gelişmiştir. Dost olarak görmediği her canlıya bu tepkilerini gösterirler. Ahır içerisinde de atlar, dinlenme, uyuklama veya yem yemekle zaman geçirirler. Bakıcı veya binicinin ata yaklaşması gerektiğinde, önden veya arkadan da olsa yanlarından geçilmesi gerektiğinde, özellikle adını söyleyerek, ohoo... höst vs.. gibi seslenmelidir. Bu duruma at, kımıldanarak, bakarak veya seslenerek karşılık verir ve davranışlarından gelmesini istekle beklediğini gösterir. Bu yanıt alınmadıkça yanına sokulmamalı, konuşarak veya okşayarak ısrarla istekli oluşunu beklemelidir. Bazı atlar ayakta uyurlar ve ansızın seslenmeden yaklaşılırsa ölüme varabilecek sonuçlar doğurabilir. Yine bazı atlar yem yerken kıskanç olurlar veya sakin bir ortam isterler, rahatsız etmemek gerekebilir. Bir yerleri ağrıyan atlar yaklaşanlar tarafından acılarının artırılacağı korkusuyla yine yaklaşana ters tepki gösterebilirler. Bazı atlar ise burunlarıyla ağrıyan uzuvlarını göstererek yardım isterler. Tavla dışında ata önden yaklaşmak en doğru şekildir. En azından tepkisini kulak, ağız ve diğer davranışlarından belli eder. Yine görmesi daha kolay sağlanır. Atı yaklaşma sakin, yavaş davranışlarla ürkütmeden ve korkutmadan, konuşarak, ilk yaklaşılan uzuv özellikle boyun üstü ve buradan yavaş yavaş burun okşanarak olmalıdır. Genelde burun bölgesine, görme açısı dışında olduğunda, direk olarak el uzatılmamalıdır. Ata her yaklaşmada hoşa giden bir şeyler vermek iyi niyeti gösterir (ot, arpa, havuç, üzüm, şeker vs.. gibi) ve her zaman istekle bekler. Ancak tavlada verilecek şeker, üzüm gibi şeyler yel tutma alışkanlığına neden olabilir. Parfüm sürülmüş olarak aygırların yanına yaklaşmak uygun olmaz. Yine aygır olarak kullanılan atlara kısrak kokusu almaması için burun deliklerine "ROSEMARY HERB" sürülmelidir.

2. AT BİNME VE YERE İNME

İlk eğitim konusu at binme ve yere inme olmalıdır. Her binici öncelikle binme, inme ve donatım ayarlama işinin, özel binişe ayrılmış bir yer yoksa manejin orta hattı üzerinde ve daire merkezinde yapılması gereğini öğrenmelidir. Her biniş öncesi, başlık ve diğer donatımın ata, üzengi kayışlarının biniciye uygunluğu denetlenir. Bu sorumluluk tamamıyla biniciye aittir ve oluşacak sorunda at bakıcısını suçlamak yanlıştır. Donatımın her türlü ayarı yapılırken, her hangi bir kazaya neden olmamak için, dizginler bağlı ise çözülerek atın boynundan yukarıya doğru aşırılır ve binişe hazır biçime getirilmelidir (Şekil: 3).

Bir elle dizginin bir kolu tutulmalı veya hangi yanda ise o kola geçirilmelidir. Uygun üzengi ayarı ata binmeden önce yapılmalıdır. 

Başlangıçta üzengi kayışları yaklaşık bir kol uzunluğu kadar olur. Sağ elin orta parmağı eyerdeki üzengi kayışı tartı tokasına değdirilerek, üzengi tabanı düz tutularak koltuk altına hafif bir dokunuş yapana kadar üzengi kayışı tokasından ayarlanır. 

Üzengi kayışının gerçek ölçüsü ancak ata bindikten sonra ayarlanabilir. Eyerde derin binilir, uyluk ve diz kapakları aşağıya bastırılır ve eyere yapışık tutulur. 

Baldır, kolan kayışı üzerinde ve atın gövdesiyle temasta bulunur. Bu durumda, ayakucunun üzengi demirine girmesi için yalnızca kaldırılması yeterliyse üzengi kayış uzunluğu doğrudur (Şekil: 4)

a. Ata Binmek:

Ata binmeden önce atın dört ayağının üstünde durması sağlanır. Her türlü ayar yapıldıktan sonra ata her zaman sol yandan yaklaşılarak binişe başlanır. Binerken dizginler atın yelesi ortasında, her iki dizginde istinat sağlanacak şekilde gergin fakat sağ dizgin, atın sağa omuz çıkararak kaçmaması için, sola göre biraz daha kısa olarak sol elde tutulur. Binerken takılmaması için dizgin fazlalığı atın boynunun sağ yanına atılır. Binici atın omzu hizasında ve cephesi atın art kısmını gösterecek şekilde sağa döner. Binicinin sırtı atın başına doğru ve sağ el üzengi kayışı dış yüzü ayakucuna gelecek şekilde tutar  (Şekil: 5).

Binici sol ayağı rahatça üzengiye takacak gibi kendi yerini ayarlar. Sol ayak çukur yerine kadar sol üzengiye sokulur (Şekil: 6).

Bu arada diz kapağı sıkı bir şekilde eyere yapışmalı ve eyerle baldırın diz kapaktan aşağı kısmı arasındaki açı olabildiği kadar büyük olmalıdır. Sol ayağın ucu ile atın karnına dokunmadan öne çevirerek sağ dirseğiyle eyerin orta hanesinden destek alır (Şekil: 7).

Sağ ayağın yeri itiş kuvveti ile sol dizine yaslanmış olan binici kendini yukarı eyere çeker. Sol ayakla sol üzengi üzerinde kalkar. Sağ ayak ve dizini sağrıya değdirilmeden atın üzerinden aşırarak diğer tarafa alır. Kendini yumuşak bir şekilde eyerin içine yerleştirir (Şekil: 8, 9).

Eyere ağırlık aktarılmadan üzengi takılır. Atla birkaç adım atıncaya kadar, ağırlık atın beli yerine omuzlarına verilerek ilerde kalmalıdır. Deneyimli biniciler eyere binerken, üzengiye olabildiği ölçüde az ağırlık yüklemeye ve eyere az abanmaya önem verirler (Şekil: 10, 11).

Ayrıca biniş için her eski Türk evinin önünde bulunan binek taşı veya rampa da kullanılabilir. Bu biniş biçimi daha çok yaşlı ve bedensel engelli biniciler için uygundur (Şekil: 12).

Çalışmaya yeni gelmiş ve sırtı yumuşamamış bir atın, binicinin yapacağı sert hareketler dolayısıyla sırtı ve beli acıyabilir. Bundan dolayı binerken yardımda bulunmak binicilik kurallarındandır. Bu iş için bir yardımcı atın sağ yanında bulunur. Sağ eliyle atın çenesi üst kısmına yakın yerden dizgini tutar ve sol eliyle binicinin ağırlığına karşı ağırlık yapmak ve eyerin sola kaymasını önlemek için sağ üzengiyi aşağıya doğru bastırır.

Başka bir yardım şekli ise yardımcı atın sol yanında bulunur. Sol eliyle atın çenesi üst kısmına yakın yerden dizgini tutar. Sağ eliyle binicinin dizden kıvıracağı sol ayağı bileğinden tutar. Kaldıracağını biniciye işaret ederek atın üzerine, yani eyere yavaşça yerleşmesine yardım eder (Şekil: 13). 

Ata binildikten ve kısa bir adeta yapıldıktan sonra kolan kayışı yeniden denetlenerek, gerekirse sıkıl-malıdır. Kolan kayışı devamlı olarak sol bacak ileri alınarak sol taraftan sıkılır ve gevşetilir (Şekil: 14).

b. Yere İnmek:

İnmek için sağ dizgin daha kısa olmak üzere, dizginler sol elde toplanır ve atın yelesi ortasına konur. Atın boynu okşanırken sağ ayak üzengiden çıkarılır. Sağ el eyerin ön hanesinden destek alır. Sağ ayağı ata değdirmeden, üzerinden aşırırken sol ayak atın karnına dokunmaması için içeri ve aşağı çevrilir. Binici çok dikkatli olarak, yüzü atın arka kısmına doğru olmak üzere, sağ ayağının üzerine kendini bırakır. Bu arada sol ayak dizi eyere sıkıca yapışık olmalıdır ki üzengiden dışarı kaydırılabilsin (Şekil: 15).

Ancak bu şekilde inişin tehlikesi büyüktür. Çünkü sol ayak üzengide tutulurken at kaçmaya kalkarsa binicinin ayağı üzengide takılı kalabilir ve sürüklenebilir. Dolayısıyla her iki ayağı birlikte üzengiden çıkarmak ve kolları çekerek vücudu yukarı kaldırırken sağ ayak ve diz sağrıya dokunmadan sola aşırılarak yumuşak olarak inilir. Biniş sonunda kolan kayışı eyer kaymayacak kadar gevşetilmelidir. Binerken veya yere inerken atın yerinde durmaması, terbiye noksanlığından olabileceği gibi, dizgin tutan elle atı rahatsız etme, ayak burnunu atın karnına değdirme veya birden bire eyer üstüne düşme sonucu belinin acımasından da olabilir. Yine binişi düzeltmeden ve atı dizgine almadan hareket etmek en büyük hatalardan biridir.

3. BİNİŞ (At Üzerindeki Konum,  Durum, Vaziyet, Pozisyon, Oturuş)

Biniciliğin temeli doğru biniştir. “Biniş; duran veya hareket eden atın üzerinde, iki kaynak ve bir apışla beraber; sakin, sıkıntısız, sağlam ve güven içinde rahat, uyluk, diz ve baldırlarla desteklenen, denge ve elastiki yumuşaklıkla esnek ve bağımsız durulan, atın her hareketine uymayı sağlayan ve hisseden, uyarı ve yardımları etkili uygulayarak ata hükmedilen en doğal, en estetik, en iyi konum ve temas aracıdır.” Biniş sözcüğü çoğunlukla yanlış anlaşılır. Çünkü biniş, binicinin at üzerinde değişmez bir konumu olmayıp, “Biniş; dengeyle ve elastiki yumuşaklıkla eyerde tutunmasını, atının her türlü hareketine uyarak ve hissederek yaptığı uyarı ve yardımlarla hükmetmeyi” sağlayan bir araçtır. Kas sisteminin bütünü, iyi bir hareketlilikle birleştirilmiş bir esneklikle korunması gerekir.

Yukarıdaki altı temel kuralı gerçekte kavramış olan her binici iyi biniyor ve atı iyi kullanıyordur. Dolayısıyla at üstünde hislerinin kendisine yaptırmak istediği doğru uyarı ve yardımları yapmayı başarabilir. Yukarıdaki binicilik kurallarına dayanmayan bir biniş, bir takım tehlikeli aşırılıklara neden olur ve bir başkasının şeklini yansılamak gibi garip şeyler doğurur. Denge, yumuşaklık ve atın hareketine uymayı yansılamak, binicilik hissini yansılamak gibi, olanaksızdır. Bu sözler iyi binişin kavramını küçültmeyerek tersine iyi binişin çok büyük bir önemi olduğuna dikkati çekmelidir. “Yalnızca dengeli ve yumuşak bir biniş, ata doğru ve uygun uymayı ve hissetmeyi, etkili uyarı ve yardımların iletilebilmesini ve hükmetmeyi sağlar.” İnsan atın üzerinde değişik şekilde binebilir ve başkalarına bakmakla çok şey öğrenebilir, fakat doğru biniş için başka binicilerin görünüşünü yansılayacak durumları almak çok yanlıştır. Çünkü bu durum, vücut sertliğini doğurur ve bu en kötü hatalardan biridir. Katı şekilde olan bir binişin belirlenmiş dış görünümünü korumak için vücudu zorlamak yanlıştır.

“Binici binişi nasıl öğrenir?” sorusu çok önemlidir. Cevabı kolayca ve bir kaç sözcükle açıklanamaz. Biniciliğe ilk başlayanların devamlı sordukları sorular; “Doğru biniyor muyum?” veya “Kusurlarım nedir?” olur. Gerekli uyarı ve yardımların, gerektiği gibi ve gecikmeksizin ağırlık, baldır ve dizginlerle yapabilmesi, binici ağırlığının doğru olarak at üstüne yerleştirilmesi ve ata aktarılan bir sertliğe neden olunmaması gibi konuları içeren konumu almak için “sabitlik, eyere yakınlık ve esnek”liğin bulunması da gere-kir. Bütün binicilere aynı şekli vermekte olanaksızdır. Gerçek güzellik her şeyden önce rahatlık ve bağımsızlığa bağlıdır. Binicinin ağırlığını ata uydurmayı ve atın temposu ile beraber hareket etmeyi öğrenebilmesi için, düzenli ve uzun bir eğitim sürecine gereksinim vardır. Bunlar yukarıdaki ilk sorunun birer parçalarıdır. Temelde bu iki sorunun karşılığını her binici kendi vermelidir. Atın üstünde rahat olup olmadığını ve atını hissedip etmediğini binici yalnız kendi anlayabilir. Fakat bu sözcüklerin işaret ettiği anlamı, yani denge, yumuşaklık ve atın hareketine uymakta amacın ne olduğunu binicinin bilmesi gerekir. Eklemlerin at üstündeki durumu, yapılacak uyarı ve yardımların çeşidine bağlıdır (Şekil: 16, 17).

Buna karşın genelde binicinin at üzerindeki konumunu açıklamak gerekirse her şeyden önce bu sporu yapacak binicilerin ata binmesini öğrenmesi, bilmesi ve uygulaması gerekir. Yine ata istenen her hareketin yaptırılması, binişin sağlam olmasıyla en iyi şekilde öğretileceğine ve yaptırılacağına inanılmalıdır. Atın her hareketine dengeli, yumuşak, güven içerisinde, sakin ve sıkıntısız bir binişle hâkim olunacağı unutulmamalıdır.

Atın çeşitli yürüyüşleri sırasında, binicinin de çeşitli durumları olur ve atın dengesine kendi dengesini daha iyi uydurmak için, çeşitli hareketlerin uygulaması gerekir. Bu hareketler ise binici durumunun aynı kalmasına olanak vermez. Gerekli sağlamlık, uyarı ve yardımların gerektiği gibi kullanılması, binici ağırlığının doğru olarak at üstüne yerleşmesi gibi konuları içeren konuma iyi biniş denir. İyi biniş, binicinin fiziki güzelliğiyle ilgili değildir. Kuşkusuz doğal fiziki yapının uygunluğu binicilik açısından birçok işleri kolaylaştırır. Fakat bütün binicilere aynı şekli vermekte olanaksızdır. Gerçek güzellik her şeyden önce rahatlık ve tam dengenin oluşmasından doğan bağımsızlığa bağlıdır. Binici ağırlığının uygun bir şekilde at sırtına yerleştirilmesi, atın çeşitli kullanma şekillerinin gerektirdiği çeşitli dengelere göre değişiktir. Biniciliğin hangi aşamasında nasıl binmek gerektiğini her binici iyi bilmeyebilir. Terbiye, atlama, arazi veya düz yarış açısından da bu konuların özelliklerinin bilinmesi gereklidir. 

Biniş çalışmaları, her biçim için de, önemle üzerinde durulması gereken çalışmalardır. Yoksa örneğin, atlama çalışmalarının çeşitli bölümlerinde yanlış biniş nedeniyle büyük hatalar doğar. Göz önüne alınan belli başlı dört temel biniş şekli vardır:

  • Terbiye (eğitim, klasik, derin, dresaj) binişi 
  • Atlama (hafif, sportif, öne eğik, ileri) binişi 
  • Arazi (üç günlük yarış) binişi
  • Düz yarış binişi (Şekil: 18)

 “Her binişin eyere değişik yüklenme düzeyleri vardır.” At terbiyesi binişi, atın sırtına en fazla yük bindiren biniş şekildir. Atlama, arazi ve düz yarış binişinde ise bu baskı biraz azalır. Fakat sırta yüklenmeler her binişin uygulamaları anında çalışmanın çeşitli durumuna göre azalır veya artar. Sert veya rahat olmayan bir biniş, ata aktarılan bir çeşit sertliğe neden olur ve atta sertleşir. Yumuşak ve rahat bir binişte sabitlik, yani tutunma, eyere yakınlık ve esnekliğin de bulunmasını gerektirir.

Binicinin ağırlığını ata uydurmayı ve atın temposu ile beraber hareket etmeyi öğrenebilmesi için, düzenli ve uzun bir eğitim sürecine gereksinim vardır. Biniş çalışmaları her üç biniş için de önemle üzerinde durulması gereken çalışmalardır.

Binişte genel olarak baldırlar, dizler ve uyluklar gerektiğinde ata teması artıracak, gerektiğinde daha da yumuşayacak (koyuverecek) şekilde eyere yakın olur. Terbiye binişinde buna apış ve kaynak kemikleri de eklenir. Uylukların geniş yüzeyleriyle temas etmesi için olabildiğince içeriye dönmesinin de büyük önemi vardır. Topukların aşağı basılmasıyla beraber uylukların doğru durumda bulunması, binişin sabitliğini sağlayan temel etkendir. Uylukların içeri dönmesi ve topukların basması sonucu büst dengeli bir duruş alır, yani kendiliğinden sallanmaz ve dizleri sabitleştirir (kaymaz). Aynı zamanda binicinin bağımsız hareket yeteneği, hem terbiye binişinde hem atlama ve arazi binişinde güven içerisine alınmış olur.

Uylukların dışarı dönmesi ve topukların yukarı kalkması, her zaman sertlik ve sabitlikten (sağlıklı bir binişten) yoksun olma belirtisidir. Bu durumda temas yüzeyi azalacağından etkili de olmaz. Terbiye binişin korunmasıyla binicinin hareketlerinde rahatlık ve yumuşaklık görülür. Bu binişin harekete hazırlığını artırmak için normal binişten daha dikkatli binişe geçmek gerekir. Bu özel biniş aşağıdaki açıklamalarda harekete hazır biniş olarak adlandırılacaktır ve binicinin bütün uyarı ve yardımlarının başlangıcı ile bitim noktası olduğundan, etkilerin iletilmesinde önemli rol oynar.

Harekete hazır binişte, binici çeşitli uyarı ve yardımlarını gecikmeksizin baldır, uyluk, iki kaynak ve bir apış kısmıyla yapabilir. Ayrıca gerçek durumun gerektirdiği ve tam olarak belirlenmiş sınırlar içinde, en iyi şekilde ve eşit yapabilir. Bu binişte eller atın ağzına yaklaşır, uyarı ve yardımları net bir şekilde yapması için her olanağı sağlar ve dizginleri ileri iter. Ağırlığı kullanarak atın yürüyüş hareket sistemi ve sırt kasları aracıyla binişe iletilen değişik durumları kararlı olarak değerlendirebilir. Binici, at hareketlerinin bütün durumlarını tam yumuşaklıkla izleyebilmeli ve atın dengesiyle uyumlu olarak kendi dengesini devam ettirebilmelidir. Fakat aynı zamanda atın sırt kaslarında bir rahatlama sağlamalı, bir hareketten diğerine geçiş yapma olanağı vermeli, ağırlığını ve dengesini yumuşak olarak değiştirebilme yeteneğine sahip olmalıdır.